Türkiye'den İsrail'e silah ticaretinin ayrıntılarını paylaşarak dikkat çeken gazeteci Metin Cihan ile eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sosyal medyada silah satışı konusunda birbirlerini sert bir şekilde eleştirdi.
Gazeteci Cihan, sosyal medya hesabından yaptığı ilk paylaşımda, 2022 yılında Kırıkkale'ye yaptığı ziyarette bir tüfek fabrikasına yaptığı ziyaretten bahsederek Varank için şunları söyledi: “Gazze'deki katliam devam ettikçe tüfek sevkıyatı yapan firmanın patronu oluyorlar. Yedek parçalar ve parçalar İsrail'e.” O yazdı.
Varank: Sen ahlaksız ve yalancı bir iftiracısın.
Varank daha sonra şunları söyledi: “Sen Türkiye'de yaşamaya bile cesaret edemeyen, ahlaksız, yalancı bir kafirsin. 2022 yılında Kırıkkale'deki OSB'ye ziyaretim ile ilgili Valilik haber sayfasında bulduğunuz iftira bana düşmez. Eski bir Sanayi Bakanı olarak bunun gibi yüzlerce değil binlerce fabrikayı ziyaret ettim. “Eğer şerefiniz, namusunuz varsa size Türkiye'ye gelip bu iftirayı kanıtlamanızı söylerim ama yapmadığınızı biliyorum.” dedi.
Metin Cihan bu konuyla ilgili paylaşımında şunları yazdı.
“Mustafa Bey yine de nezaketimi koruyacağım ve olabildiğince açık cevap vereceğim. Eğer bunun sizin için doğru olduğunu düşünüyorsanız ve öyle de, öyle kalabilirsiniz. Öncelikle Orsav ziyaretinizi valilik sayfasından değil, paylaşımınızdan öğrendim. Kendini tanımıyorsan ne diyebilirim? Orsav, Türk Silahlı Kuvvetleri için de üretim yapan bir firma. Gazze'de katliam sürüyor ve Orsav, İsrail'e yedek parça ve tüfek parçaları gönderiyor. Belgeyi paylaştım. hoşuma gitmedi. İçiniz rahatsa ve bu iş hakkında tek kelime etmiyorsanız bu sizin işiniz. Eldeki veriler ışığında “patron” ifademin biraz abartılı olduğunu itiraf etmeliyim. Ama bakalım bu şirketin bu işi sizi rahatsız etmiyor. En azından yanlış bulduğumu belirtseydim bu açıklamamdan dolayı özür dilerdim. Bu hak saklıdır. Okuyuculardan özür diliyorum. Hükümetiniz 6 yıldır Gazze'de katliam yapan İsrail ordusunun tedarikçisi olmuştur ve kısmen de olsa devam etmektedir. Bin yalanla inkar ettin, sonunda kabul ettin. Takdir edersiniz ki bu işbirliğine tahammül etmemiz mümkün değildir. Milletvekili olduğunuz Bursa'da seçim kampanyanız sırasında size İsrail ile ticaret sorulduğunda resmi aracınıza binip kaçan ve vatandaşı tutuklatan siz oldunuz. İsrail'de bile Filistinli destekçilere bu şekilde davranılmıyor. Daha sonra Meclis'te itiraf ettiği kaçakçılığı anlatan ve kendisini susturmaya çalışırken kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden milletvekili Hasan Bitmez, kalbinin acımadığını söylemekten utanmıyor. Vicdanınızı, daha doğrusu vicdansızlığınızı anlamakta zorlanıyorum. Gazze'deki katliam bile sizin kibirinize gölge düşürmüyor. Son olarak Türkiye'de yaşasaydım yargı aracılığıyla ya da serserileriniz aracılığıyla beni sustururdunuz. Yapamadığınız için öfkeli olabilirsiniz. Evet, sana bu fırsatı sunmaya cesaretim yok. Affedersiniz lütfen.”
Varank dün TBMM'deki tartışmada ne dedi?
TBMM'nin dünkü oturumunda Ticaret Bakanlığı'nın İsrail'le ticaretin kısıtlanmasına ilişkin toplantısı yoğun tartışmalara konu oldu.
Varank başta olmak üzere AKP milletvekilleri, Türkiye'nin İsrail ile ticaretini eleştirirken kalp krizinden hayatını kaybeden Saadet Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez'in ölümünün kendilerine hatırlatılması üzerine tepki gösterdi.
Merhum milletvekili adına kürsüde konuşan Varank: Neden vicdanımız rahat olsun ki?
Mustafa Varank, Türkiye'nin İsrail ile ticaretini eleştirirken kalp krizinden hayatını kaybeden Saadet Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez'in vefatını hatırlattıktan sonra, “Neden vicdanımız acısın?” dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda İYİ parti grubu adına konuşan Tekirdağ Milletvekili Selcan Hamşıoğlu, Ticaret Bakanlığı'nın İsrail'e ilişkin kararını hatırlatarak, şunları söyledi: “İsrail'le ticareti göstermeye çalışırken bir milletvekili hayatını kaybetti. bugün itiraf ettiğin şey. Hiç vicdan azabı çekmedin mi? diye sordu.
Hasan Bitmez'in kalp krizinden hayatını kaybettiğini hatırlatan Hamşıoğlu, bakanlığın kendisine reddedilen takası o gün kabul ettiğini söyledi.
“Onu öldürdük mü?”
Bu sözlere AK grubundan birçok isimden yanıt geldi. Başta Mustafa Varank olmak üzere Hamşıoğlu'na cevap veren tüm AKP'liler, Hasan Bitmez'in “ölümü geldiği için” öldüğünü savunarak, “Neden vicdanlarımızı rahatsız edelim ki?”, “Öldürdük” diye sordular. Şöyle tepki verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki tartışma şu şekilde kaydedildi:
SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) İYİ PARÇA GRUBU ADINA – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Onu esnetmiyorum, gerecek pek bir şey yok çünkü takkesi düşmüş ve kel görünüyordu. Ticaret Bakanlığı, 9 Nisan 2024'ten itibaren İsrail'e ihracata kısıtlama getirdiğini açıklarken, ne yazık ki aslında İsrail katliamı için gerekli her türlü ürünün satışının başladığı günden itibaren tüm hızıyla devam ettiğini duyurdu. katliam. İsrail, Gazze Şeridi'nde çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar, erkekler ve siviller dahil nefes alan herkesi ve her şeyi katlederken, Filistin'den ilk şikâyetçi olan, konuşmalar yapan, gösteriler düzenleyen AK Parti hükümeti tarafından yönetilen Türkiye, buna karşı çıkıyor. İsrail, Türkiye'ye uçak ve jet yakıtı göndermeye devam edeceğini duyurdu. Aynen şunu söyledi: İsrail'in 33 binden fazla insanı katlettiği günler, geceler ve aylar boyunca, “İsrail'i cinayete göndermeye devam ettim.” dedi. “Yıkımın faili olan ve Filistin'de yakılıp yıkılırken çevrilmemiş taş bırakmayan İsrail'e beton mikseri, forklift, ekskavatör ve her türlü iş makinesini göndermeye devam ettim.” dedi. “Filistinliler zifiri karanlığa gömülürken, jeneratörler çalışmazken, hastanelerdeki cihazlar çalışmazken İsrail'e elektrik kabloları gönderdim.” dedi. “Filistinlileri açlığa mahkum eden ve Filistinlilerin en temel gıda maddelerine erişemediği İsrail'e mineral gübre gönderdim.” dedi. “Filistinliler tıbbi yardıma ulaşamazken, yaralılar kıvranıp çığlıklar atarken, ben terör devletine kimyasal bileşikler göndermeye devam ettim.” dedi. “AKP milletvekilleri aylardır bu platformda hepinize yalan söylüyor.” dedi. “Senin aklını karıştırdı.” dedi. Ben de diyorum ki: Ne zaman İsrail'le ticaret devam ediyor desek, sen bizi Allah karşısında korkusuz, kullarına karşı utanmaz kıldın. Hiç Allah'tan korkmadın mı? Hiç bir hizmetçiden utanmadın mı? Siz bugün itiraf ettiğiniz durumu Bakanlığın yardımıyla ispat etmeye çalışırken burada bu kürsüde bir milletvekili hayatını kaybetti. Hiç vicdan azabı hissettiniz mi? Sadece son…
MUSTAFA VARANK (Bursa) – Neden şikayet etsin?
SELCAN HAMŞIOĞLU (devam) – Neden şikayet edeceksiniz? Gerçekten bunu mu söylüyorsun?
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) – Öldürdük mü?
MUSTAFA VARANK (Bursa) – Emrihak'ın zamanı gelince neden acı çekelim ki?
SELCAN HAMŞIOĞLU (devam) Tebrikler, işi millete bırakın
MUSTAFA VARANK (Bursa) – Kader diye bir şey var kardeşim.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) – İlk müdahaleyi yapan doktorlarımızdan biri oldu.
MUSTAFA VARANK (Bursa) – Kader diye bir şey var. Lahana!
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) – İlk müdahaleyi doktorumuz yaptı.
SELCAN HAMŞIOĞLU (devam) – Geçtiğimiz günlerde “İsrail'le ticareti kesin” pankartı açan bir genci tutukladınız. Şimdi bu milletin yüzüne nasıl bakacaksınız?
(Mikrofon cihaz tarafından otomatik olarak kapatılmıştır)
MUSTAFA VARANK (Bursa) – Kadere de inanmıyorsun.
SELCAN HAMŞIOĞLU (devam) – Bize nasıl bakacağınızı sormak istedim ama görüyorum ki böyle.
MUSTAFA VARANK (Bursa) – Bakıyoruz, bakıyoruz!
SELCAN HAMŞIOĞLU (devam) – Az önce askerlik konusunun tartışıldığını gördüm, utanmıyorsunuz, sıkılmıyorsunuz.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) – Neden utanalım ki?