Kiraladığı ev için daire sahibine bin euro depozito ödeyen kiracı, evi tahliye edince depozitosunu geri istedi. Dipozitoyu ödemeye yanaşmayan ev sahibi hakkında icra takip edeni başlattı. Ev sahibi, icra takibinin haksız bulunduğunu ileri sürüp haciz işlemine itiraz etti. Bunun üstüne Barış Hukuk Mahkemesi’ne müracaat eden kiracı, kiralanan tahliye edilmiş olduğu ve hiçbir borcu olmadığı halde depozito bedelinin iade edilmediğini, depozito alacağının tahsili için meydana getirilen takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etti. Davalı ev sahibi, davacının kira süresi sona ermeden sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği için kiralananın benzer koşullarda kiraya verilebileceği makul süre için kira sözleşmesinden doğan borçlarının devam edeceğini savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme; davanın kısmen kabulü ile 2 bin 480 TL aslolan alacak yönünden takibin devamına, karşı davanın kısmen kabulü ile 6 bin TL erken tahliye tazminatının 10/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verdi. Karar kesinleştikten sonrasında devreye giren Hakkaniyet Bakanlığı, kararın kamu yararına bozulmasını talep etti. Bakanlık; davacı kiracı tarafınca ödenmiş olan güvencenin bin Euro olduğu ve iadesi istenen bedelin de aynı şekilde Euro cinsinden olduğu gözetilmeden meydana getirilen yargılama sonunda talepten değişik şekilde TL’ye hükmedilmesi ve hükmolunan 2 bin 480 TL’ye de ne şekilde ulaşıldığına gerekçede yer verilmemesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş olduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep eti.
Dava dosyasını tekrardan değerlendiren Yargıtay 3. Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda şöyleki denildi:”Davacının, alacağını Euro cinsinden icra takibine mevzu etmiş olduğu, yalnız harca esas değerin belirlenmesi için icra dosyasına takip tarihindeki karşılığını 4 bin 680 TL olarak belirttiği görülmektedir. Buna nazaran, davacının döviz cinsinden olan alacağının fiili ödeme günündeki rayiç üstünden ödenmesini istediği gözetilerek yargı tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile Türk Lirası olarak belirlenen alacak miktarı üstünden takibin devamına karar verilmesi suretiyle yargı tesisi yoluna gidilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ek olarak mahkemece, itirazın 2 bin 480 TL aslolan alacak üstünden devamına karar verilmiş ise de hükmedilen bu sonuca iyi mi varıldığı mevzusunda herhangi bir izahat yapılmayarak 6100 sayılı HMK’nın 297 maddesine aykırı yargı kurulması da usul ve yasaya aykırı olup, Hakkaniyet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle Hakkaniyet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulüne oy birliği ile karar verildi.”
Yoruma kapalı.