Necip Fazıl Saygı Ödülü sahibi ressam İlhami Atalay: Şeref duydum
İlhami Atalay, ömrünü renklere, fotoğraf sanatına adamış bir isim. Bu yıl Necip Fazıl Saygı Ödülü’ne layık görüldü. Resme istidadı olan bir genç olarak girmiş olduğu İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden iyi dereceyle mezun oldu. Sonrasında Almanya’da, Berlin Akademisi’nde eğitim aldı. Türkiye’ye geri döndüğünde ise akademiye adım atabilmek için tekrardan imtihandan geçmesi gerekti. Gel vakit git vakit, inancı ve fikirlerinden dolayı bir türlü kabullenilmediği akademiden uzaklaştırıldı. Sadece gönlündeki renkleri ve desenleri soldurmaya kimsenin gücü yetmedi. 32 yıl süresince kendi yağıyla kavrulan atölyesinde sayısız insana fotoğraf sevgisi aşıladı. Fırçası hâlâ kurumuş değil, 75 yaşlarında, daha yeni, dört tabloya daha imza attı.
Akşam Gazetesi’nden Bedir Acar, Atalay ile konuştu.
■ Necip Fazıl diyince sizdeki ilk çağrışım ne oluyor?
Sanatla bir dava uğruna verilen mücadelenin sembol adı olarak görüyorum. Dalgalı yaşamının son döneminde İslam Davası’nı amaç edinmiş bir sanatkar olarak, İslam-i Toplum tarafınca kitlesel bir destekle arkasında durup, sahiplenilmeliydi, yalnız bırakılmamalıydı. Maalesef çileli günlerinde, yoksulluk içinde göçüp gittikten sonrasında sadece kıymeti anlaşılmış ve her insanın dilinde “Üstad’ diye anılmaya adım atmıştır.
■ Necip Fazıl Saygı Ödülü’nün bu yılki sahibi oldunuz. Neler hissettirdi size bu ödül?
Asla tanımadığım insanoğlu beni araştırıp, bulmuş. Asla beklemediğim ve ummadığım aniden adeta birileri telefon esprisi yapar şeklinde “Ben Profesör Fatih, Necip Fazıl Kısakürek Saygı Ödülü’ ne layık görüldünüz. Haberiniz olsun” diyorsa ne diyebilirim? Bu şekilde bir isim üstünden bana ödül veriliyorsa onur duyarım. Beni bu ödüle layık görenlere de ek olarak teşekkürlerimi iletirim. Koskoca edebiyat topluluğu dururken ödülün bir ressam olarak bana verilmesini fazlaca manidar buluyorum. Bu bence insanlarımızın gerçek sanata olan özlemini ve susamışlığını göstermektedir. Fotoğraf sanatına bir yaşam verdiniz, çilesini çektiniz. Geriye dönerek bakmış olduğunuzda yürüdüğünüz yola dair neler söylemek istersiniz. Sanat sonsuz bir yoldur. Geriye dönerek baktığımda bir sigara boyu yol aldığıma inanıyorum. Yapılması ihtiyaç duyulan fazlaca işler var. Hemen hemen daha “Uygar İslam Sanatkarları Vakfı’ nı’ kuramadık. Gençler benden ders almak için yalvarıyorlar. Onlarda büyük bir aşk ve coşku görüyorum. Sadece yeni genç nesil sanatkarların yetiştirebilmesi için hemen hemen bir mekan ve ortam yoktur. Bu ortam sağlanmış olsaydı, müdafa sanayinde meydana getirilen hamlelerin benzerini ikimiz de sanatta yapabilirdik.
Portre
17 Ekim 1948 senesinde Artvin Arhavi’de dünyaya geldi. 1972 senesinde İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademesi’ni tamamladı. Aynı yıl uzmanlık bursunu kazanmıştır. 1973 – 1978 yılları aralığında Berlin Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ve Uygulamalı Sanatlar Akademisi’nde fotoğraf ve duvar halıcılığı sahasında uzmanlık yapmış oldu. 1975 senesinde fransa’da 1976 senesinde İsviçre ve İspanya’da 1977 senesinde İngiltere’de fotoğraf, tekstil obje, duvar halısı sahalarında araştırma ve araştırmalarda bulunmuş oldu. 1978 senesinde yurda döndü. Mecburi hizmet dolayısıyla çeşitli devlet görevlerinde bulunmuş oldu. 1981’de Isparta Sümerbank Halıcılık Müessesesi’nde desinatör olarak çalıştı. 1981 – 1983 yıllarında Isparta’da özgür halı desinatörü olarak çalıştı. 1983 senesinde istanabul’a döndü ve tekrardan fotoğraf çalışmalarına başladı. 1984’te Sultanahmet’te İlhami Atalay Sanat Galerisi’ni açtı ve öğrenci yetiştirdi; Dinamizm grubunu kurdu. Eserleri dünyanın her ülkesinin çeşitli koleksiyonlarında yer verilmiştir.
Yoruma kapalı.