Masanın çocuk zekâsı – HASAN BASRİ YALÇIN

İfade için özür dilerim. Ama onu daha iyi tanımlayacak bir kavram bulamadım. Bana öyle geliyor ki masa başındaki politikacılar bir çocuk zihniyetine sahipler.
Ya bizim bilmediğimiz ve büyüdükçe kazanacaklarını düşündükleri çok özel bilgilere sahipler ya da tanıdığınız bir çocuk zekasına sahipler. Neler olduğuna bakarsanız. Siyasetin gerçeklerinden bağlantısı kesildi, sürekli saçlarını yolmak, birbirlerine küfretmek sonra Batı’dan “afe” nin üzerini çizinRin” beklemede bir grup sözde siyasetçi. Bu hal ve hareketlerle nasıl seçim kazanmayı planlıyorlar bilmiyorum ama bunu bizzat konuşmak zorunda olmak beni çok rahatsız ediyor.
Tadı gerçekten balkabağı gibiydi. Ne programları program, ne vizyonları, ne de tarzları, tarzları. Tek tek görelim. Kılıçdaroğlu Mesela karikatürlerle iyice bağladı. yürekten sosyal medya şakalarıyla Bir kampanya yürütebileceğini düşünüyor. Söylediği bir şey diğerine uymuyor. Seçimlerin bu ülkede yapılacağını unutup yurt dışına tasdik turları yapıyor. Biz de çaresizce anlamlandırmaya çalışıyoruz.

Meral Akşener sürekli başkasının elinden oyuncak almaya çalışan bir çocuk gibi. Tavizsiz, tutarsız, umutsuz bir tavır içinde. Mahalledeki huysuz çocuk gibi. Kılıçdaroğlu’nu istemiyor. Aday olduğunu söyleyemez. Şaka yaparken işi batırıyor. özellikle Saraçhane tiyatrosunda çocuksu neşeye ne? Kapıyı çalmazlar. Kutlamalar. Bu durumlara bakınca dibe çöküyorum. Ülkem adına şikayet etmekten kendimi alamıyorum.

Davutoğlu daha iyi. Sözleri çocuk yapmaz. Absürt merak etmek Bir diziden fırlamış gibi görünüyor. Gerçek ötesi bir dünyada çocukluk hayallerinde yaşıyor. Süpermen olduğunu düşün. Nasıl ineceğini bilmeden havalan. Teklifinden utanmak yerine, bir çocuk gibi inatla ve çocuksu bir kibirle eğildi. “Beni Yanlış Anladın” söylemesine yol açar.
geliriz Ali Can’a. Durumu içler acısı. batılı kardeşlerinden “çok güzel” almaya çalışıyor. Onunla anlayabileceği bir dilden konuşmalısınız. Koş Ali koş. Bak, bak, bak. Ali, burası Davos. Ali topu tutar. Ali bak bu bir SİHA. Ali’ye dokunun. Ali SİHA’ya dokunun. El Ali al. Çok iyi. Otur. Kimse.
Onların arasında Gültekin Uysal’Onu daha az tanıdığımız ve daha az konuştuğumuz için söyleyecek pek bir şeyimiz olmadı. Ama o bile küstahlıkla kendini kanıtlamaya çalıştı. En kötü yarışa kim girer biliyor musunuz? Sağ. Umut etmek Özdağ’Onunla kavgasında kullandığı ifadeleri buraya getirmeye utanırdım. Çok uysal değildi. Ağız oldukça kırık. Biber sürülecek tutarlılık içinde. Kulağını çekmiş olmalılar. Tweetini sildi. O özür diledi. Artık çiçek çocuk olmasını bekliyoruz.
Şimdilik farkında değiliz ama biraz zaman geçince bu siyasetçileri bu kadar gündeme taşıdığımız ve bu kadar çok konuştuğumuz için sanırım kendimizden utanacağız. Bunun gibi Demirel’BEN, Ecevit’BEN, Erbakan’BEN, Özal’BEN, TürklerinBeni ve diğerlerini hatırla. Bunlar deve dişli politikacılardı. Konuştukları kelimelerin bir anlamı, yönü, cevabı, itibarı vardı. Bu sululuğun ne olduğunu ve zihnin ne olduğunu anlamakta zorlanıyorum.
Bildiğim kadarıyla siyaset o kadar ucuz ve beceriksiz bir iş değil. Açıkçası hiçbir toplumsal muadili olmayan ve normalde hiçbir siyasi düzeyde hizmet edemeyecek bu isimlerden bahsetmekten bıktım. Gereksiz yere çok fazla gündem işgal ettiler. Ülkenin gerçek gündemini ve gelecekteki tartışmalarını kaçırmaktan korkuyorum. Ama ne yazık ki bir süre daha konuşmamız gerekecek gibi görünüyor. Sanki Erdoğan bir çocuğa anlatıyordu. Açıklamaya çalıştı. 14 Mayıs’ta “Kemal Bey olacak” dedi. Keşke “Herkese güle güle” bu çocukça şeylerden kurtulabilsek de.

Yoruma kapalı.